Benim adım Amine. Burada, Bussiya’da yaşıyorum. 25 yıldır aynı çadırda, aynı hayatta mücadele ediyorum. Kuraklık bizi hiç bırakmıyor. Elimde kalan birkaç keçiyi de geçen yıl kaybettim. Ama yine de yurdumu terk etmedim. Bir gün daha iyi bir hayat yaşayabileceğimize inanıyorum. Çocuklarım için her gün dua ediyorum. Onların daha iyi bir geleceği olsun istiyorum.
En küçük kızım Arbi, benim en büyük destekçim. Her gün onun minicik ayaklarıyla benimle kilometrelerce yol yürümesi beni hem üzse de hem de gururlandırıyor. Evimize en yakın su kaynağı dört saat uzaklıkta. Buraya yılda ancak üç kez yağmur yağıyor. Bu yüzden her sabah erkenden yola koyuluyoruz. Arbi ile birlikte taşlı yolları geçip kumlu tepeleri aşıyoruz. Güneş tepemizde yakıyor ama başka çaremiz yok.
Arbi her zaman sabırlı. Küçücük yaşında, benim en büyük dayanağım oldu. Yorgun da olsa hiç şikayet etmiyor. Yol boyunca bazen durup gölgede soluklanıyoruz. Suya ulaştığımızda onun yüzündeki mutluluğu görmek, benim için her şeye değer. O küçük elleriyle suyu yüzüne çarptığında içim biraz olsun rahatlıyor. Ama biliyorum ki bu mutluluk kısa sürüyor. Çünkü daha eve dönmek için saatlerce yürümemiz gerekiyor.
Bazen bu toprakların ne kadar acımasız olduğuna inanmak istemiyorum. Ama burası bizim yurdumuz. Arbi ile birlikte hayvanlarımızla suyu paylaşıyoruz. Onların da bizim gibi bu suya ihtiyacı var. Su kaynağı giderek tükeniyor ve her gün daha da zorlaşıyor hayatımız. Ama umudumu kaybetmiyorum. Çünkü biliyorum, bir anne olarak çocuklarım için güçlü olmak zorundayım.
Yolda yürürken güneşin doğuşuna ve batışına şahit oluyoruz. Adımlarımıza güneş eşlik ediyor. Suya ulaştığımızda Arbi’nin yüzündeki sevinç bana bir gün bu zorlukların biteceği umudunu hatırlatıyor. Bizim hikayemiz belki de burada yaşayan milyonların hikayesi. Ama bu zorluğun sonunda mutlaka bir ışık var… Ben de o ışığa inanarak yaşamaya devam ediyorum.